Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

    ‘Çocuğum yerinde durmuyor, sürekli kıpır kıpır. Ödev yapmak istemiyor, dikkati çok çabuk dağılıyor.’ Bu yakınmalar birçok ebeveynden duyabileceğimiz sözlerdir ve ilk duyuşta çocuğumda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu var mı endişesiyle ebeveynde kaygı uyandırabilir. Peki gerçekten dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu nedir, nasıl anlaşılır ve ebeveynler neler yapabilir bu yazıda bunlara dikkat çekeceğiz.

   Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu(DEHB), genelde erken çocukluk döneminde başlayan bir bozukluktur. Teknolojinin gelişmesi ve dijital uyarıcıların çocukların dahi hayatına girmesiyle birlikte çocuklarda odaklanamama, çabuk sıkılma probleminin yaygınlaşması söz konusudur fakat DEHB diyebilmemiz için aşağıdaki belirtilerin en az 6 aydır süregelmesi gerekir. Bazı çocuklarda sadece dikkatsizlik ya da aşırı hareketlilik belirtileri bazılarında ise ikisinin birleşmiş hali gözükebilir ve aile, çevre etkisiyle yetişkinlikte de belirtilerle kendini gösterebilir.

  • Oyun oynarken veya iş yaparken dikkatini sürdürmede zorluk
  • Çoğu zaman aklı başka yerlerde gibi, dinlemiyor gibi görünme
  • Okuldaki görevleri veya işteki sorumlulukları tamamlayamama
  • Dış uyaranlara maruz kaldığında dikkatin kaybolması
  • Zihinsel çaba gerektiren işlerden kaçınma
  • Etkinlikleri unutma veya eşyaları kaybetme
  • Yerinde duramama, sürekli kıpırdanma, aşırı hareketlilik
  • Heyecanlı, dürtüsellik
  • Oturması gereken durumlarda yerinden kalkma(sınıfta, iş yerinde)
  • Aşırı konuşma
  • Sıra beklememe
  • Söz kesme, sorunun yanıtını beklemeden cevap verme

   Bu belirtilerin kişinin günlük hayatındaki işlevselliğini direkt olarak bozması ve iki ya da daha fazla ortamda gözükmesi gerekir. Çocuklarda başka davranış problemleri de beraberinde gelebilir. Yetişkinler tarafından olgunlaşmamış olarak nitelendirilebilirler. İnatçı ve ebeveyn isteklerine karşı gelip öfke nöbetleri yaşayabilir. Araştırmalara göre DEHB kalıtım yoluyla aktarılabilir ve kalıtımın getirdiği yatkınlıkla birlikte anne babanın çocuğa yönelik tepkileri, davranışları durumu geliştirebilir. Örneğin yerinde duramayan, çabuk sıkılan bir çocuğa annesi sabırsız, ters ve olumsuz davranırsa çocuk daha da strese girebileceğinden daha da uyumsuz davranışlarda bulunabilir, isteğine uyulmayan anne ise daha da engelleyici ve aksi davranabilir ve bu anne ve çocuk arasında kısır bir döngüyü oluşturur. Bu tür istenilmeyen uyumsuz davranışlar aile ve okulda pekiştirildiğinde davranışı arttırır. Çocuk için ilgi çekmek, öfke nöbeti ve ağlamasıyla istediklerini yaptırabilmek pekiştirici bir özellik taşır. Ayrıca çocuğun DEHB’si olan ebeveyni varsa onun davranışlarını da model alarak öğrenebilir ve davranışları pekiştirebilir.

Ebeveynler neler yapabilir?

   Öncelikle bir uzmanla görüşülmeli ve uygun bir terapi süreci tasarlanmalıdır. Bu aşamada ebeveynle iş birliği halinde olunmalıdır çünkü çocuğun davranışları ebeveynler tarafından şekillenebilmektedir. DEHB ile çalışılırken ilaç tedavisi ve ebeveyn eğitimlerinin birlikte yürütülmesi oldukça etkili olabilmektedir. Süreçte edimsel koşullama yoluyla yani olumlu davranışların pekiştirildiği olumsuz davranışların ise ödülden mahrum bırakıldığı bir öğrenme süreci planlanabilir. Örneğin çocuğun en istenmeyen davranışları belirlenerek onları yapmadığı durumunda günlük ödüller verilebilir, yaptığı durumlarda ise ödülden mahrum bırakılır. Bu süreçte çocuğa karşı sabırlı olmakla birlikte cezalandırıcı ve sert olmaktan kaçınılmalıdır. Öğretmen ile işbirliği kurularak sınıf içindeki davranışlarından haberdar olma ve onları da bu yolla olumlaştırabilme mümkündür. Çocuğun benlik saygısını iyileştirecek şekilde tutarlı, kararlı ve anlayışlı tutumlar sergilemek şüphesiz çocuğun olumlu ve uyumlu davranışlar geliştirmesine yardımcı olacaktır.

 

M. Berk Karaoğlu

Uzman Klinik Psikolog- Aile Danışmanı

Özel Berk Karaoğlu Aile Danışma Merkezi

 

 

 

 


Geri
Tüm hakları saklıdır. © 2016 - 2024
izmirklinikpsikolog.com
eskişehir web tasarım